22 Şubat 2011

oh be...

Çoook yoğun bi gün geçirdim.
Çalıştığım işte oldukça az rastlanan bi durum olduğu için epey bi de afalladım.
Tülin adında bi kadına Tülin Bey dedim mesela.Çok şanslıyım ki kadın farketmedi bunu.Hiç umursamayıp gülebilirdi ya da tam tersi tepki verebilirdi.Biz kadınların tepkilerini kestirmek o kadar da kolay değil nasıl olsa.
Bazı kelimeleri  hiç telafuz edemedim ya da da konuştuğum kişiyle onun bozuk türkçesiyle konuştum.
Şimdi de kendimi çoook yorgun hissediyorum.Tek istediğim şey şimdi eve gidip şöööle güzel bi keyif yapmak.

21 Şubat 2011

herkes mi mutsuz,herkes mi mutlumtrak

Dün telefonda görüştüğüm arkadaşım mutsuzdu,bugün mailleştiğim arkadaşım yine mutsuz.Kimi görsem mutsuz.E kimi de mutlu tabii.
Bu günlerde mesela, mutlu olmam için elimde sağlıklı olmak dışında pek bi neden de yok.
O kısmı artık sebepler dışına itelim."Mutlu  olmamak için sebep yok sağlığım yeter gerisi gelir."E tamam evet gelir illa ki gelecektir de ama hadi onu bi tarafa bırakalım.
Ben evet sürekli mutlu geziyorum,baktığım zaman aslında gidişattan hoşnut da değilim ama mutlu olmam gerektiğine inanıyorum.
Sanki mutsuz olup sürekli suratım düşük gezersem işlerin gerçekten daha da beter sarpa saracağına inanıyorum.Bu gerçeği de bu konu üzerinde düşünmeye başladığımda  farkedip sonra ilk gördüğüm çöp tenekesine fırlatıp atıyorum.
İşin aslı ben bu mutluluk-mutsuzluk haliyle fazlasıyla cebelleşiyorum.Bu yüzden psikoloji ve kişisel gelişim kitaplarını da okumaya gayret ediyorum.
Hayatımızda galiba mutsuz olmak için onlarca yüzlerce neden var.Ama şu hayatı "zevkle" yaşanır kılmak için de bazen bu nedenleri görmezden gelmeyi başarmak gerekli.Hatta her zaman.Görmezden gelmek derken bunun sorunların üstünü örtmek olarak algılanmasını da istemiyorum.Sorunlarımızı çözmek için mücadele verelim.Ama "vah benim çileli başım" moduna girmeyelim yeter ki...
Çünkü şöyle de birşey var ki hayatımızda bi konuda mutsuzsak diğer taraftan illa mutlu oluyoruz.Hayatımızın birçok alanında eminim böyle örnekler vardır.
Mutsuz,düşük suratla gezmektense bardağın dolu tarafından bakıp mutlumtrak gezmek bile iyi olacaktır diye düşünüyorum.
Ben mi? Ben yine de çok mutluyum.
Neden mi? Bilmiyorum....

16 Şubat 2011

Bit Palas...

Bugünlerde Elif Şafak'ın Bit Palas adlı romanını okuyorum.Yazarı ilk olarak Pinhan isimli romanıyla beraber tanıdım ve okuduğum her kitabıyla hayranlığım daha da arttı.Kendisi birçok olumsuz eleştiriyle karşılaşmış olsada seviyorum kitaplarını.Evet birçok edebiyatçıdan farklı olarak kendisini etkin bir şekilde pazarlıyor.Ancak ne yani bir edebiyatçının gözümüzdeki değerini büyütmesi için sefalet  ön koşul mu olmalı?Bence hayır.
Her neyse ben kitaptan söz etmeye devam edeyim...
Kitapta birbirlerinden tamamen farklı hayatlara ve bakış açılarına sahip olan apartman sakinlerinden bahsediyor.Bunun yanısıra tüm bu farklı yaşamları birbirleriyle çok iyi bir şekilde ilişkilendirerek kitabı zevk ve merakla okumamızı sağlıyor.


Kitabı okurken etkilendiğim bir bölümü burada sizlerle paylaşmak isterim;
"Denizin kıyısında durmuşuz.Ayaklarımızı suya dalmışız Ethel.Sen diyorsun ki 'şu ilerideki ellibeşinci dalgaya yüzelim birlikte.Bak o dalga ne kadar güzel!'Ben de 'hangisi?' diye soruyorum.Daha sorumu bitirmeden yer değiştirmiş oluyor senin işaret ettiğin dalga.Bak artık söylediğin yerde değil.Elli beşinci değil de otuzbeşinci olmuş şimdi.Giderek yaklaşıyor.Yani zaten o bu tarafa geliyor.Gelirken de elbet bir şeyler getiriyor yanında.Şimdi önünde iki seçenek var.Ya atlayacaksın denize,dalgaları filan unutup,sen de bir katre olacaksın onun içinde.Ya da kıyıda durup,bekleyeceksin.Dalgaların kıyıya vurup,parçalanmasını seyreyleyeceksin.O zaman da onlar birer katre olacak gözlerinin önünde.İki türlü yaşanır hayat eğer bir şeye benzeyecekse.Ya kendini yok edeceksin hayatın içinde,ya da hayatı yok edeceksin kendinde."

Umarım bizler giderek değeri artan bi hayatın içinde mutlu mesut yaşarız:)...

14 Şubat 2011

Sevgiler...

Bugün işlerimin yoğunluğundan dolayı istediğim gibi bir yazı yazamıyorum maalesef:(

Ama herkesin sevgililer gününü ve kandilini kutlarım!

Hımm bu arada ben "sevgili"ler değil de "sevgi"liler günü olduğu söylentilerine hiiçç inanmıyorum, oraya çekilmeye çalışılmasını da komik buluyorum:)Tabi keşke başlangıçta ismi "sevgi günü" olsa ne güzel olurdu değil mi?Daha bi coşkulu olur,"herkes" için özel bir gün olurdu.Neyse!...

Yine deeee yüklediğimiz tüm anlamlara uygun;güzel ve mutlu bir gün geçirmenizi dilerim. Sevgiler...

11 Şubat 2011

biliyor muydunuz?

Beğendiğimiz bir ürün gördüğümüzde 2,5 saniye içerisinde satınalmaya karar verdiğimizi biliyor muydunuz?...

Ayna nöronlar...

Son günlerde griple feci halde cebelleşiyorum.Bir yapıştı ki gitmiyor kendileri!..
Keçi gribi bu olsa gerek...
Tam ha geçti ha geçecek derken hoppp yine yakaladı beni;hem de daha kötü biçimde.
Dün işe de gidemedim.
Dr'a gittiğimde o da yine bisürü ilaç verdi.İlaçlarım ve ben modundayım şu sıralar.
E tabi dün işe gelmediğim için evde bol bol dinlendim.Dinlendiğim sırada yormadan kendini okutan kitaptan bahsedicem burada:)

Kitabın ismi buyology!



Kitapta ilginizi çekecek oldukça ilginç bilgiler bulunuyor.Satınalma nedenlerimiz üzerine yazılmış oldukça güzel bir kitap.
Kitaptan örnekler vermek gerekirse bizlerin en önemli satınalma nedenlerinden biri"ayna nöronlar".
Yani ondakinden bende istiyorum.
Mesela Top Gun filmi sonrası Raay Ban satışları %40 yükseldiği gibi deri pilot ceketlerinin  satışı da oldukça yükselmiş. İşin en garip yanı ise hava kuvvetleri ve donanmaya yazılan insanların sayısı da %500 oranında artmış.
Fısıltıyla konuşan birini görünce bizimde fısıldamamız ya da esneyen birini görünce esnememiz yine ayna nöronların etkisi.

Olimpiyat meşalesinin gerçek hikayesini,Nike logosuna nasıl karar verildiğini,ritüellerin alışverişlerimizdeki etkisini,çinlilerin 4 takıntısını ve daha birçok bilgiye ulaşmak istiyorsanız kitabı mutlaka okumalısınız!

9 Şubat 2011

teşekkürler...

Bir yılı aşkın süredir blogunun sıkı takipçisi olduğum Burcu Çalışkan'ın ilk izleyenim olması benim için çoooook sevindirici oldu.
Çok teşekkürler:)...
Ve arkadaşım Nagihan!Canım benimmm...

biliyor muydunuz?

Doğum kontrol hapları dünyanın birçok yerinde üzerinde takvim resmi buluna sade ambalajlarda satılıyormuş.
Katolik kilisesinin emirleriyle döneminde "yeni" doğum kontrol yönteminin olabildiğince doğal görünmesini sağlama isteğiyle ambalajı sade yapılmış.
Tabi sonra dinin emirleri ve bilim ilkeleri karıştı...
Bazı yerlerde doğum konntrolü hala tartışılabilen bir konu...
Ayrıca pazar günü gittiğim yaşam döngüsü sergisinde bir kadının hayatı boyunca ortalama 35 kere hamile kalabildiğini öğrenmiştim.
Doğum kontrol yöntemleri olmasa şimdi kimbilir nasıl olurdu...

&&&

Yeni öğrendiğim birşey de bir kadının her gebe kalıp çocuk doğurduğunda yumurtalık kanseri riski yaşam boyu %10 oranında azalıyormuş.
Garip...

"çünkü ben buna değerim"

Son birkaç gündür okuduğum kitap Malcolm Gladwell'in yazmış olduğu "what the dog saw".
Bu kitap pazarlama stratejilerine yönelik detaylı bilgiler veriyor fakat içinde günlük yaşamımızda da işimize yarayacak anektodlar bulunuyor.
Kitapta önemli bulduğum, altını çizdiğim bazı cümlelere bu yazımda yer veriyorummm...
Kitabın 1. kısmı ;
"elmanın içindeki bir kurt için dünya elmadan ibarettir."diyerek başlıyor.
  • "kaybetmek söz konusu olduğunda kumar oynamaya daha istekliyiz; sıra kazanmaya geldiğinde ise riske karşıyız."
  • sürekli kayıpların aacısını sineye çekmek tam da insanoğlunun doğuşundan beri kaçındığı şey."
  • "yıldırım iki kere düşmez."
Kitapta farklı ürünlerin,farklı pazarlama stratejilerine de yer verilmiş.Bu yazının başlığı da Loreal saç boyalarının sloganı:ÇÜNKÜ BEN BUNA DEĞERİM!...

Henüz kitabın 146. sayfasındayım;buraya kadar olan kısmından da şimdilik bukadarı yeterli,sonraki bölümlerde dikkatimi çeken bölümleri yine burada yazarım...

8 Şubat 2011

bıdı bıdı bıdı...

Kaç gündür yeni açtığım bloguma yazı yazamıyorum.
Tembellik ettiğimden değil sadece hasta olduğum için:(
3 haftadır bi hastalanıp bi düzeliyorum.sonum ne olcak bilmiyorum daha.
Bu arada geçtiğimiz pazar günü İstanbul Modern deki Body World'e en nihayetinde gidebildim.
Sergide gördüklerim sonucunda aldığım 4 önemli karar var.
  1. Sağlık dışında hiç bi zaman kürtaj yaptırmamalıyım.
  2. Sigara içmemeliyim.
  3. Alkol kullanmamalıyım diyemem tadını seviyorum ama en azından azaltmak gerek;)
  4. Spor şart!
Umarım bu kararlarımı uygulamaya koyabilirim...


  Zıpzıp sinirr!zırrrr!...



 Bu hafta sinirimi zıplatan  konulardan biri de internet üzerinden yapmış olduğum kitap alışverişiyle ilgili.
Ben her ay okuyacağım kitapları internet üzerinden toplu bir şekilde satın alıyordum.
Fakat bu ay siparişimi verdiğim tarihten itibaren 1 hafta geçmesine rağmen kitaplarım hala gelmedi.
Biri daha temin bile edilmediği için artık onu iptal ettim diğerleri gelsin bari.
He bir de şikayet yazısı gönderdiğimde aldığım cevapta çok pişkindi.
Artık oranın pek değerli müşterisi olan ben ordan alışveriş yapar mıyımmmmm????
Tabi ki kocaman bi HAYIRRRRRRRRR!...
Artık yeni bir internet kitapçısı ya daaa kitabevleri....
Bu arada kitabevinden almamamın da tek sebebi aç gözlülüğüm.
Çünkü hepsini alıp çıkmak istiyorum ama ona cep dayanmaz haliyle mutsuz ayrılıyorum kitabevinden.
Bunun içinde en iyi çözüm internet:(...

2 Şubat 2011

üzgünüm...

Daha ilk günlerde böle bi post yazmak istemezdim ama bugün gerçekten çok üzüldüm.
Bazı insanlarla hiç tanışmamış olsak dahi onlar için sevinebiliyor ya da üzülebiliyoruz.
Bugün benim için öyle birgün.
Defne Joy'un ölüm haberini aldım.
Bugün internette nereye el atsam heryerde onun ölüm haberi var.
İzlemek,okumak istemiyorum.
Geçsin bu sızı bir an önce lütfen...
Nurlar içinde yatsın....

1 Şubat 2011

merhabalar

Merhabalar ben Gözde!
Şu anda 28 yaşındayım ve öğrenme, gelişme,farklı deneyimler elde etmeyi hevesle sürdürdüğüm bir dönemdeyim.Umuyorum ki bu evrem hiç bitmez!

Uzun zamandır sıkı bir blog takipçisiyim ve nihayet bende blog açmaya cesaret edebildim.

Bu blogta herşey olacak!
Yaşadıklarım,öğrendiklerim, şaşırdıklarım vesaire vesaire bu liste çok uzayabilir:)
Hee bu arada öğrendiklerim konusunda lütfen beni eleştirmeyin. Edebiyatta,politikada,modada,parapsikolojide olabilir konularım arasında.

Eeee en nihayetinde ben de bir kadınım.
Hepsi benim ilgi alanım!

En çok da bu yanımı seviyorum:)))
Tekrardan merhabalarrr:)