Çocukken bize sevdirilen insanlar “örnek “ insan tipleriydi her zaman... Hani şu uyumlu olanlar…
Büyüdükçe, okudukça, izledikçe, dünyayı daha fazla tanımaya başlayınca işin rengi değişmeye başladı benim için.
Uyumlular; her ortamda varlığını sürdürmek isteğiyle özgürlüğünü, özgünlüğünü göz ardı ediyor. Bu değil midir ki bize öğretilen (okul, ev , vb.) başarı için bazı şeyleri göz ardı etmek…
Bu bahsettiğim Machiavelli’nin düstur kabul ettiği “başarıya giden yolda herşey mubahtır.” ın karşılığı da değil. Daha pasifize edilmiş bir durum.
Ama uyumsuzlara gelince!
Onlar olmasa biz ne yapardık çok merak ediyorum. Bir şeylere bazı şeylere uyum gösteremeyeceğiz, aykırı geleceğiz ki gelişebilelim, bir adım daha atalım.
Algı yavaşlamasından ötürü okuldan uzaklaştırılan Edison 10 yaşında evlerinin kilerinde kimya laboratuvarı kurdu ve ilerleyen yaşlarında ampulü icat etti.
Objektivizm felsefesinin kurucusu Ayn Rand! Herhalde kimse cesaret edememiştir Robin Hood ’ a kafa tutmaya.
Ve daha niceleri…
“Onların gerçeklere, fikirlere, yapılan ve yapılacak işe kaygısı yok. Onların tüm ilgisi insanlara dönük.” - Bu doğru mu?” diye sormuyorlar. Yargılamak için değil, tekrarlamak için. Yapmak İçin değil, yapıyormuş izlenimi vermek için. Yaratmak değil, göstermek.” (Ayn Rand)