31 Aralık 2012

2012'den öğrendiklerim...

Merhabalar!

Bu başlığı attım, çünkü bu yıl bana gerçekten çok ama çok şey öğretti.
Bazı şeylerin aslında hiç de sandığım gibi olmadığını öğrendim.

  • İşimi sevmediğimi ama çalışmayı çok sevdiğimi bu yıl bir kez daha öğrendim. İş ahlakı olmayan insanlarla iş yapıyorsan eğer çok çalışarak bir  yere gelinemeyeceğini de öğrendim. Çok çalışmanın tek kazancı da aynı anda 38 parçaya bölünüp, mesai bitiminde ofisten bitik ama tek parça halinde çıkma becerisi kazandırması.
  • Bazı arkadaşlarımın "seni seviyorum", "özledim" gibi kalıpları alışkanlık sonucu sıklıkla kullandıklarını öğrendim. Davranışla pekiştirilmediği müddetçe bir anlamı olmadığını da tabi ki. Ve bu tanıdıklarım sayesinde (arkadaşlıktan, tanıdık olmaya ani bir düşüş!) "olsun, sağlık olsun yeter" gibi cümlelerle  işgüzarlık yapabilmeyi öğrendim.
  • Bu senenin en kötüsü öfkeyi öğrendim. Hayatımda böylesine bir öfke hissetmemiştim.Bundan kurtulmak için çok uğraşıyorum.Bu yazıyı yazma sebebim de belki bu sayede üzerimden atmamı sağlaması dileğidir. Dilime müdahalem mümkün ancak ruhumu susturabilmeyi beceremedim. İnşallah 2012 ile beraber onu da gönderirim.
  • Çok fazla ağrı sızı yaratan bir hastalık geçirdim ve her şeyin başının gerçekten de söylendiği gibi sağlık olduğunu öğrendim.
  • Bazen bir insanla tanışırsın ve hiç beğenmez sevmezsin ve bunu ön yargıya bağlarsın da sonra arkadaşlarının etkisiyle o kişiyi sevmeye başlarsın ya. O ilk hissi kaldırıp bir köşeye de koymamak gerekebiliyormuş. O bazen bas bas bağıran iç ses ya da altıncı his ne ad verirsiniz bilmem ama doğru şeyler söyleyebiliyormuş.
  • İnsanlara karşı beklentimi sıfırda tutmanın gerekliliğini öğrendim. Evet biraz coşku, bağlılık noksanlığı yaratıyor ama hayal kırıklığı yaşamanı önleme konusunda birebir;)
  • 2012'de giden 14 kiloyla beraber sağlıklı beslenmeyi öğrendim:)
  • Sadece lafta kalan şeylerden hiç hoşlanmadığımı öğrendim.
  • İyiliğin yüze yansıması gibi kötülüğün de yüze yansıdığını öğrendim.
  • "Eski dosttan düşman olmazmış"ı öğrendim.
  • Kitap okurum ama roman okumam ben yeaa , sadece araştırma kitabı okurum diyen insanlara sinir olduğumu öğrendim. 

  • Daha fazla maddeler ekleyebilirim. Yazdıklarımı okuyup  karamsar olduğumu düşünmeyin.Tüm bunlar umutlarımı yeşerten değil ama olgunlaşmamı sağlayan şeyler.
Yeni Yıl hepimizi, umutlarımızı yeşertecek olaylarla karşılaştırsın! Aşk olsun, sağlık olsun, bolluk bereket olsun, huzur olsun, sevdiklerimiz yanımızda olsun:)
Son olarak annemin duasıyla kapanışı yapıyorumm:)) 
Allah hepimizi iyi insanlarla karşılaştırsın!!!

27 Aralık 2012

Meraklısı İçin Öyle Bir Hikâye

        Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Sahnesinde geçtiğimiz yaz ikinci defa izlemiş olduğum Lüküs Hayat'ı hesaba katmazsam bu yıl izlediğim ilk oyun, Meraklısı İçin Öyle Bir Hikaye oldu.

        Oyun, Şehir Tiyatrolarında sahnelenmektedir.

   
        Sait Faik tarafından yazılmış oyun Savaş Dinçel tarafından tiyatroya uyarlanmış ve Naşit Özcan'ın oyunculuğuyla izleyiciyle buluşmuştur.

        Oyunda, dönemde sokağın halinden ve toplumun sosyal yaşantısından az çok bahsedilmektedir. Çok hareketli olmayan fakat yine de güzel bir oyundur.

       Oyun sonunda da izleyicileri çok güzel bir sürpriz beklemektedir...;) 

        Ayrıca Naşit Özcan'ın da o güzel oyunculuğuyla en azından beni şaşırttığını yazabilirim. Şaşırmam kendisini daha önce izlememiş olmamdan kaynaklıdır elbette...




15 Mayıs 2012

Doğru olan hangisi? Uyumlu– Uyumsuz



Çocukken bize sevdirilen insanlar “örnek “ insan tipleriydi her zaman... Hani şu uyumlu olanlar…
Büyüdükçe, okudukça, izledikçe, dünyayı daha fazla tanımaya başlayınca işin rengi değişmeye başladı benim için.
Uyumlular; her ortamda varlığını sürdürmek isteğiyle özgürlüğünü, özgünlüğünü göz ardı ediyor. Bu değil midir ki  bize öğretilen (okul, ev , vb.) başarı için bazı şeyleri göz ardı etmek…
Bu bahsettiğim Machiavelli’nin düstur kabul ettiği “başarıya giden yolda herşey mubahtır.” ın karşılığı da değil. Daha pasifize edilmiş bir durum.
Ama uyumsuzlara gelince!
Onlar olmasa biz ne yapardık çok merak ediyorum. Bir şeylere bazı şeylere uyum gösteremeyeceğiz, aykırı geleceğiz ki gelişebilelim, bir adım daha atalım.
 Algı yavaşlamasından ötürü okuldan uzaklaştırılan Edison 10 yaşında evlerinin kilerinde kimya laboratuvarı kurdu ve ilerleyen yaşlarında ampulü icat etti.
Objektivizm felsefesinin kurucusu Ayn Rand! Herhalde kimse cesaret edememiştir Robin Hood ’ a kafa tutmaya.
Ve daha niceleri…
“Onların gerçeklere, fikirlere, yapılan ve yapılacak işe kaygısı yok. Onların tüm ilgisi  insanlara dönük.” - Bu doğru mu?”  diye sormuyorlar. Yargılamak için değil, tekrarlamak için. Yapmak İçin değil, yapıyormuş izlenimi vermek için. Yaratmak değil, göstermek.” (Ayn Rand)

14 Mayıs 2012

Sonra Hayat Yeniden Başlar


Ne zamandır kitaplarla ilgili yazı yazmıyordum.

Son dönem okuduğum kitapların birinden bahsedeyim kısaca...

Bu kitabı seçmemin sebebi de yüz gülümseten tarzda bir kitap olması.

Adı tek başına kendini özetliyor aslında.

Küçük sayılabilecek bir aile ve insanın hayata dair tüm sıkıntı veren ya da mutlu eden olaylar aile bireyleri 
üzerinden çok sade bir dille anlatılıyor.

Her halükarda yüzünüze güldürecek bir kitap.

Hele bir de hafif bir mutsuzluğunuz varsa size umut ışığını gösterecektir.

Bence okumalısınız:) 

4 Mayıs 2012

reklamlar...

Dün karşılaştığım bir soruyu ben de size yöneltiyorum..

Aşağıdaki seçeneklerden hangi ikisinin kullanıldığı reklamlar toplumu daha çok etkiliyor?

  1. Aile Kavramı
  2. Fiziksel görünüm / Cinsellik
  3. Espri
  4. Uzmanlık
  5. Ucuzluk
Sizce hangi ikisi daha çok etkiler bilmek isterim açıkçası. 
Ya da etkiler mi?
Kendi adıma konuşmam gerekirse reklamlardan etkilenip bir ürün satın almışlığım yoktur.
Biscolota dahil:))

Etkilenmiyorum da ne kadar doğru olur bilmiyorum ama çünkü en nihayetinde internetten görüp araştırıp alıyorum.
Peki ya siz?





2 Mayıs 2012

dün ya var mıy mış? var mış!

yazarken manik tavırlar sergilememin sebebi nedir?
merak eder dururum..
dün yazarken de  yaşarken de aynı moddaydım ama olsun varsın.
tabi bunda kaç gündür süregelen bunalım halimin etkisi yadsınamaz
neyse ki kaç gündür üzerimde dolanan kara bulutları attım artık üzerimden, yani bana öyle gibi geliyor:)
dün akşam saatleri itibariyle oh be dünya varmış diyebildim en nihayetinde
uzun zamandır benim içimde devam edem karmaşık bir durum(gönül meselesi) nihayetlendi ve benim tam olarak rahatlamam beş günü buldu
tabi böyle yazınca   "5 gün de ne ki canım" diyebilirsiniz.
ama yok anam babam öyle 5 günlük bir iş değil bu, evveliyatı var
acabalar, ortak arkadaş yorumları derken uzun bir süreci geride bıraktım
ama işte son cevap benim aklımı başıma devşirmeme yetti de arttı bile.
sonunda!...:)
neyse bu konuyu daha fazla uzatmamalıyım.
bu olayın bana faydası yeni kararlar almama, bıraktığım şeyleri tekrar sahiplenmeme yardımcı oldu.
daha bir saklar olmuştum kendimi, içimde tutuyordum her şeyi...
ama yok bir süredir kendi inşa ettiğim duvarı yıkmaya karar verdim.
 bu arada anam babamlar korkutmasın sizi.
lugatımda argoya çok yer yoktur ama bilirim;)
çocukluğumdan beri sürekli okuyan ve yazan biri olmam ve çevremin de etkisiyle yabancısı olduğum bir şey değil
neyse işin özü artık dozunda bi utanmaz olarak yazılarımı daha kaygısız bi şekilde paylaşacağım..
sevgiler efendim;)


http://video.mynet.com/komedi.mania/Uykusundan-Uyanan-Kadin/1311673/


28 Mart 2012

kıskanıyorummm!

İşlerim uzun zamandır yoğun bir şekilde devam ediyo ve bu benim rutinim haline geldi:(

veeee ben her gün post girebilenleri kıskanıyorum...

hele günde birden fazla post girenleri?

yok yok onları hiç sormayın bana!...:((

en iyisi ben işime döniim...

işte benim şu sıralar halim:((


22 Mart 2012

tehlikeli ilişkiler

Tehlikeli ilişkiler, bu sezon izlediğim son oyundu.




Pazar günü sımsıcak İstanbul havasında izlemeye gittim bu oyunu.
Oyuna gitmeden önce beklentim oldukça düşüktü ve bunda başrol oyuncusu olarak Levent Üzümcü'nün rol alması  epey etkin bir rol oynuyordu.
Ancak şu var ki, salondan Levent Üzümcü'ye hayran olarak ayrıldım.
Çok iyiydi!

Dev aynalardan oluşan oldukça sade bir dekor vardı ama ancak bu kadar görkemli gözükebilirdi.




Oyunda ahlaki anlamda ikiyüzlülük en kirli yönleriyle işleniyor.
Gitmenizi tavsiye ederim;)
Salondan memnun ayrılacağınızı garanti ediyorum;)

öperim, severim ;)

Yeni moda kelimelerle ilgili sorunum var benim.

Bir türlü alışamıyorum.

Bu kelimeleri telaffuz edenler de tek celsede gözümden düşüyorlar...

Oha falan oldum kalıbıyla başladı bu iş, sonra epey bir boyut değiştirdi:)

Önce; seviyore, gidiyore

Sonrasında ; gezmece, eğlenmece

Şimdi de; severim,öperim...

Ne bu!

Seviyo musun şimdi, yoksa sevecek misin? yoksaa sevme ihtimalin mi var ;)

Öpmek için de aynısı...

Bundan sonra neler eklenecek kelime dağarcığımıza merakla bekliyorum...

KAPİŞ ;)

5 Mart 2012

benerci kendini niçin öldürdü...



 


3 Mart cumartesi akşamı Üsküdar Tekel Sahnesi'nde izlediğim oyunun kitabından hatta oyundan bir kaç mısra...


Perdesiz pencereler.
Pencerelerin dışında yıldızlı geceler.
Genç adam
alnını dayamış cama.
Ben, romanın muharriri
diyorum ki genç adama:
— Delikanlım!.
İyi bak yıldızlara,
onları belki bir daha göremezsin.
Belki bir daha
yıldızların ışığında
kollarını ufuklar gibi açıp geremezsin..
Delikanlım!.
Senin kafanın içi
yıldızlı karanlıklar
                                                   kadar
güzel, korkunç, kudretli ve iyidir.
Yıldızlar ve senin kafan
kâinatın en mükemmel şeyidir.
              Delikanlım!.
                                       Sen ki, ya bir köşe başında
                  kan sızarak kaşından
                                              gebereceksin,
                              ya da bir darağacında can vereceksin.
                İyi bak yıldızlara
                             onları göremezsin belki bir daha...
     Delikanlım!.
               Belki beni anladın,
                                 belki anlamadın.
     Kesiyorum sözümü.
                                                                                Nazım Hikmet RAN







Profesyonel'i izledikten sonra daha iyisi olabilir mi acaba diye düşünmüştüm ama bence olmuş.
Konu zaten çok iyi ama tüm oyuncuların performansı göz kamaştırıyor.
Nazım Hikmet'i canlandıran Celal Kadri Kınoğlu'nu daha önceleri Tatlı Hayat dizisinde İrfan Bey olarak çok beğenerek  izlemiştim.
Bu oyunu izledikten sonra benim için Türkiye'nin en iyi birkaç oyuncusundan biri haline geldi:)
Kaçırmamanız gereken bir oyun olduğunu düşünüyorum.


28 Şubat 2012

Merhabalarrr

Bu hafta gitmiş olduğum 2 oyunda bahsedeyim kısaca...
İlk olarak  cuma günü  "Sidikli Kasabası Müzikali" ni izledim...
Çok eğlenceli bi "3" saat geçirdik...
Su sorunundan yola çıkılarak hazırlanmış güzel bir oyundu...
Şiddetle tavsiye ediyorum...
Hem güzel oyunculuklar izleme, hem de muhteşem sesler duymak istiyorsanız kaçırmayın derim;)




Cumartesi günü ise Aziz NESİN oyunu olan "Toros Canavarı" nı izlemeye gittim.
Aziz Nesin 'in üstün yeteneğini sorgulamak haddim değil.
Şimdiye kadar izlemiş olduğum oyunlardan en iyi yazılmış olanıydı...
Belki de bu yüzden çok şaşırdım.
Çünkü oyunculukları pek begenmedim ne yazık ki:(
Ve bunun Aziz Nesin'e de bi haksızlık olduğunu düşünüyorum....

17 Şubat 2012

birikmiş...


Merhabalar:)


Çok ihmalkar bi insan oldum çıktım ben:(
Ne bloga ne de uzaktaki arkadaşlarımı aramaya zaman ayıramıyorum. 
Sürekli birşeylerle uğraşıp bazı şeyleri boşluyorum.
Bakalım bugün blogumla ilgili açığımı az buçuk kapatmaya çalışıcam:)
İlk olarak bu sezon sevdiğim sevmediğim şeylerden bahsediim birazcık;)


Tabi ki de bu sezon izlediğim in iyi oyunlardan biri "Lüküs Hayat" .
Neden izlemekte bu kadar geciktim hala anlamıyorum.
Ama gelecek sezon yine izlemeliyim.
Çünkü içinde güncele yönelik eleştiri epey bulunuyo.
E bizim ülke gündemi de pek bi çalkantılı olduğu içün;)

Bu da hediyesi;)



Bu sezon  beğendiğim diğer oyun daa 


Romeo ve Juliet evlenseydi ne olurdu?
Gidin, izleyin ve bu oyunda cevabını bulun:)
Çok eğlenceli bi oyundu kaçırmayın derim...

Diğeriii

Konu çok iyi olmasa da sırf oyunculuklar için bile izlenebilecek bir oyun;)


Gelelim Opera Komik' e...
Sevmedim o yüzden kısa kesiyorum;)


"Yanık"...!!!


Bu sezon izlediğim en iyi oyunlardan biri de "Yanık"...
Kadın hikayesi gibi görülse de savaş,zulüm ve yaşattığı tüm acılar çok iyi şekilde yansıtılmış.Oyundan sonra  sessizlik çepeçevre saracaktır sizi de:(


Konu güzel, oyunculuklar çok iyi, Bennu Yıldırımlar ise harika!

Bitmedi daha :) "Doğum Günü Partisi"


Belli bi sonuca ulaşmasa da keyifli vakit geçireceğiniz, güzel oyunculuklara şahit olacağınız bir oyun:)


Bi diğer oyun da  "Dullar"...
 Beş çılgın kadının kadınlık halleri ve "dul kadın" olma haline espirili bi dille eleştirel yaklaşımı veriliyo.Keyifli:)




Busezon izlediğim ve sevdiğim oyunlardan bir diğeri de "Leyla'nın Evi"...



Ama en en en iyisi...
Acaba hayatım boyunca bir daha bu kadar güzel bir oyun daha izleyebilir miyim bilmiyorum...
oyunda 
Luka der ki;
Beni zorladıklarından fazla kötülük yapmadım kimseye...
Mutlaka ama mutlaka izleyin derim...
"Profesyonel"


                                     http://sanatkop.com/index.php/profesyonel-devlet-tiyatrosu/

Filmlere gelince ise;
Sadece beğendiklerim:)







şimdilik benden bu kadar:)

Devamı gelecek...
Daha yazıcak çok film ve kitap var;)


22 Ocak 2012

yine yeni yeniden...

yine ben bıraktım blog a yazı yazmayı.

hayata daha fazla dalıyorum galiba.

ya da yaşarken kaydetmeyi unutuyorum bişeyleri...

kaydetme özelliğini kazanmam lazım!

istiyorum bunu!

tabi ki şimdi burada yazmadığımdan beri yaptıklarımı tek tek yazamiciğim:)

ama olsun ben bugün geri geldim:)

ve en azından kendime söz veriyorum buraya sürekli bişeyler karalayacağıma dair...

şimdilik benden bu kadar...


bu da hediyem olsun:)

MUTLU GÜNLER...:)